TAKSİ ÇAĞIR
WHATSAPP
TAKSİMETRE
54 Taksi
Sakarya Taksi | 7/24 Hizmet

Taksicilik Tarihi

Taksi, şehir içi ulaşımın en önemli parçalarından biridir ve uzun bir geçmişe sahiptir. Günümüzde Uber, BiTaksi veya iTaksi gibi uygulamalarla “modern taksi” anlayışı yaygınlaşsa da, taksiciliğin kökleri yüzyıllar öncesine uzanır. Aşağıda, taksiciliğin ilk ortaya çıkışından bugüne uzanan tarihçesi, teknolojik gelişmeler ve Türkiye özelindeki gelişmeler ayrıntılarıyla ele alınacaktır.

İlk Dönem: Atlı Kiralık Araçlar

Taksinin atası sayılan hizmetler 17. yüzyıla kadar uzanır. 1600’lerin başlarında Paris ve Londra’da kiralanabilen atlı arabaların varlığına ilişkin kayıtlar vardır. Bu araçlar İngilizce’de hackney carriage (hackney çekmecesi) olarak anılmış, zamanla kısaca “hackney” ya da “taxi” şeklinde söylenmeye başlanmıştır. Örneğin Londra’da 1654 yılında hackney arabalara ilişkin hizmet standartlarını düzenleyen bir yönetmelik çıkarılmıştır. Bu dönemde atlı faytonlar, hem soyluların hem de halkın kiralayarak kullandığı ulaşım araçları olmuş, “taksi” kavramının temeli atılmıştır. 17. yüzyıl Londra’sında hizmet veren hackney coach benzeri atlı bir taşıt. Başlangıçta sınırlı sayıda at arabası hizmete açıkken zamanla İstanbul, Paris, Moskova gibi büyük şehirler de benzer kiralık atlı taşıma sistemleri kurmuştur. Hackney arabaları, insanlar arasında ulaşım talebinin artmasıyla daha da popülerleşmiş; 19. yüzyılda ortaya çıkan diğer taksi tiplerine ilham olmuştur. 1834 yılında İngiltere’de Joseph Hansom, tek at tarafından çekilen ve iki tekerlekli daha hızlı bir fayton modeli tasarladı. Bu Hansom faytonu, önceki modellere göre daha hafif ve süratli olduğundan hemen ilgi gördü. Hansom modelleri kısa sürede Berlin, Paris, St. Petersburg ve New York gibi kentlerde de kullanılmaya başlandı. 19. yüzyıl boyunca bu atlı modeller, şehir içi ulaşımın bel kemiğini oluşturdu.

Tarihi Dönüm Noktaları

Taksimetre ve Motorlu Taksilerin Doğuşu

  1. yüzyıl sonlarında otomobil teknolojisinin gelişmesiyle taksicilik de dönüşmeye başladı. 1891’de Wilhelm Bruhn tarafından geliştirilen taksimetre, aracın kat ettiği mesafeyi ve süreyi kaydederek ödenecek ücreti hesaplamaya yaradı. Taksi sözcüğü de taksimetreden türemiştir; gerçekte İngilizce “taxicab” terimi Fransızca taxe (vergi/ücret) ve İtalyanca cabriolet (tek atlı araba) kelimelerinden gelir. Bruhn’un mekanik taksimetresi, taksicilerin sabit ve adil ücret talep etmesini sağladı, böylece taşıma hizmetine duyulan güven arttı.
1897 model Daimler Victoria – dünyadaki ilk taksimetreli otomobil (Berlin, Almanya). 1897’de Gottlieb Daimler tarafından üretilen Daimler Victoria, taksimetre donanımlı ilk otomobildi. Avrupa ve Amerika’daki ilk taksilerin çoğu bu dönemde elektrikli modellerdi. Örneğin Walter Bersey’in 1897’de Londra’da yürüttüğü “hummingbird” adlı taksiler pille çalışıyordu. Bununla birlikte metrelilerle donatılmış içten yanmalı motorlu taksiler 1900’lerde hızla yayıldı. Paris’te 1899, Londra’da 1903’te benzinli taksiler hizmete girmiş; 1907’de ise New York City’ye ilk sarı taksiler gelmişti. Harry N. Allen, New York’a Fransa’dan getirdiği taksileri siyah yerine sarıya boyayarak bu fikri popüler hale getirdi (sarı renk, özellikle karanlıkta daha kolay fark ediliyordu).
  1. yüzyılın başında taksimetreli otomobiller yaygınlaştıkça taksicilik giderek kurumsallaştı. Londra’da taksicilere Black Cab denmesinin nedeni, renkli araçlar için ek ücret ödemek istemeyen sürücülerin aralarında anlaşarak hep siyah araba kullanmasıdır. Aynı dönemde pek çok ülkede taksi sayısını sınırlayan lisans uygulamaları (örneğin 1937’de New York’ta “medallion” sistemi) devreye girdi. Modern taksiler ise genellikle dört kapılı otomobiller olup, şasi takviyeleri, güçlendirilmiş süspansiyon ve dayanıklı motor şarj üniteleri gibi taksi hizmetinin zorlu şartlarına uygun tasarımlar içerir.

20. Yüzyılda Taksicilik: Savaşlar ve Teknoloji

Taksicilik, 20. yüzyılda dünya olaylarında da rol aldı. I. Dünya Savaşı’nda Paris’teki taksiler, Cephe Taksileri olarak anılan asker taşıma seferberliğinde binlerce askeri hızla savaşa taşıdı. Bu sayede Fransız ordusu kritik bir savaş döneminde zaman kazanmıştır. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nda taksiler, yıkıntılar arasında çalışmaya devam ederek sivillerin acil ulaşımına hizmet ettiler. Savaşlar sonrası dönemde taksi filosu büyük oranda genişledi. Teknolojideki gelişmeler, taksi işletmeciliğinde de yeniliklere yol açtı. 1940’lı yılların sonlarında taksilere takılan iki yönlü radyo cihazları sayesinde merkezi komuta usulü yolcu yönlendirmeleri mümkün oldu. 1980’lerden itibaren elektronik taksimetreler ve kartlı ödeme sistemleri devreye girdi. Küresel otomotiv pazarında Toyota ve Hyundai gibi markaların sedan modelleri, taksi filolarında yaygın kullanıldı. Öte yandan çevreci trendler de taksilere yansıdı: Örneğin 2018’den itibaren Londra’da hizmete giren yeni taksilerin tamamının hibrit veya elektrikli araçlardan oluşması zorunluluğu getirildi.

Türkiye’de Taksiciliğin Tarihi

Türkiye’de taksi taşımacılığı, İstanbul gibi büyük şehirlerin büyümesiyle paralel gelişti. Osmanlı döneminde İstanbul’un ulaşımı büyük ölçüde faytonlarla sağlanmaktaydı. 1869’da Boğaz’da motorlu vapurların, aynı yıllarda ilk atlı tramvayın işletmeye alınması bir süre fayton kullanımını azalttıysa da, 19. yüzyıl sonlarında şehir nüfusu hızla arttıkça atlı araçlara olan talep yeniden yükseldi. Cumhuriyetin ilk yıllarında da taksi taşımacılığı belirginleşmeye başladı. 1930’ların başında, global ekonomik krizin etkisiyle Taksim–Karaköy hattında yeni bir uygulama başlatıldı: Aşçı Halil, 1931 yılında aldığı otomobille her yolcu için 10 kuruş ödenen bir paylaşımlı taşımacılığı hizmete sundu. Bu “dolmuş” uygulaması kısa sürede ilgi gördü ve diğer girişimciler tarafından da benimsendi. Resmi planda hayata geçirilemeyen dolmuşçuluk, zamanla minibüslerle devam ederek Türkiye’ye özgü bir ulaşım türüne dönüştü. 1945 sonrası özellikle varoşlara yönelik dolmuş ve minibüs hatları yaygınlaşmıştır. 1932 yılı, Türkiye’de taksicilik açısından önemli düzenlemeler getirdi. 15 Mart 1932’de tüm ticari araçların tek tip ve yeşil renkte olması kararlaştırıldı, 6 Kasım 1932’de ise taksi plakalarına sarı-siyah şerit eklenmesi zorunlu tutuldu. Aynı dönemde taksi şoförü olabilmek için belli kriterler (iyi huylu olmak, 30 yaş altı ve evli olmak gibi) belirlendi. 1950’lerden itibaren İstanbul’daki taksi sayısı hızla arttı; 30 Ağustos 1956 tarihli bir düzenlemeyle taksicilerin her hizmet sonrası makbuz vermesi ve yolcuyu gideceği yere götürmesi zorunlu hale getirildi. Bugün İstanbul’da taksiler genellikle sarı renklidir ve kentiçi ulaşımın temel taşlarından biri olarak hizmet vermektedir. Dolmuş ve minibüsler de dolaylı olarak taksiciliğin gelişmesine zemin hazırlayan Türkiye’ye özgü ulaşım modelleridir.

Modern Zamanlar: Dijitalleşme ve Gelecek

  1. yüzyılda taksicilik, bilgi teknolojilerindeki gelişmelerle yeni bir dönüşüm yaşadı. Akıllı telefon uygulamaları, yolcu ve sürücüyü anında eşleştirmeyi sağladı. 2009’da kurulan Uber gibi platformlar, kullanıcıların birkaç tıkla taksi çağırmasına olanak tanıdı ve tarifeleri dinamik talebe göre belirleyerek sektörde devrim yarattı. Uber’in başarısının ardından Lyft, Didi ve Bolt gibi rakipleri de ortaya çıktı. Türkiye’de bu dönemde yerli çözümler de geliştirildi: 2013’te Nazım Salur tarafından kurulan BiTaksi, akıllı telefondan taksi çağırma hizmeti sundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise 2017’de iTaksi uygulamasını devreye alarak kentteki resmi taksilerin uygulama üzerinden hizmet vermesini sağladı.
Günümüzde taksiler hâlâ yaygın bir ulaşım aracı olsa da, gelecekte otonom (sürücüsüz) araçlar ve elektrikli otomobiller sektörü yeniden şekillendirebilir. Örneğin ABD, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde yasal düzenlemeler yenilenerek kendi kendine gidebilen taksilerin önünü açmaktadır. Ayrıca yapay zeka destekli yazılımlar, talep tahmini ve rota optimizasyonu gibi özelliklerle taksi hizmetlerinin verimliliğini artırmaktadır. Taksicilik, insan eliyle başlayan yolculuğuna teknolojik adımlarla devam etmekte, toplu ulaşım içindeki rolü çeşitlenerek sürmektedir.